işte ben böyle bi çocuğum.

3 Nisan 2010 Cumartesi


Şimdi, şu kocaman deniz, "olay" olsun, şu bir sürü yuvarlak şekilli trabzanların her biri de başka bir bakış açısı, ya da paradigma olsun. Eğer sen bu olayı, her seferinde başka bir paradigmadan incelersen, başka sonuç alırsın, bütün paradigmalardan her seferinde aynı gemiye bakarsan, geminin başka açılarını görürsün, yani olayların başka yönlerini görmek gibi düşün.
Ama her seferinde başka bir paradigmayla bütün olayın başka bir yönünü incelersen, çıkmaza girersin, çünkü bütün resim gözden kaçar. Ben kaçırmıyorum, çünkü bunu biliyorum. Sen de kaçırmamalısın, çünkü artık okudun ve öğrendin, yani yeterliysen, böyle bir yetenek geliştirebildiysen, falan.
Neymiş, olay incelemesi, durum değerlendirmesi yaparken, analiz seviyelerimizi ve gözlemlediğimiz konuyu ve baktığımız paradigmaları çok dikkatli seçiyormuşuz, ne kadar dikkatli seçersek seçelim, hep bir hata payı bırakıyormuşuz efendim. Çünkü bazen de sadece görmek istemezsin, ne kadar görmek istediğini düşünürsen düşün, otonom sinirlerinin yardımı ve korumacı ego-süperego-id üçgenin yüzünden, istediğin şeyi istemiyorsundur ve ne yaparsan yap, çözüme ulaşamazsın.
Belki de kendini sevmiyorsundur, ya da çok seviyorsundur, az sevmek için çaba harcıyorsundur, çünkü manyaksındır.
Kim bilir?
BU GİZLİ BİR YAZIDIR!
Ben bilmem. Belki sen de bilmiyorsundur.

1 yorum:

  1. Yaşadığımız evren de bir paradigmanın ütopyasıysa? Bu sorunun ne cevabını bilmek ne kadar mümkün değilse üzerine düşünmek de o kadar kolaydır.

    YanıtlaSil